HAYIR DEME KORKUSU


Direnme gücü, dünya, “evet” sözcüğünü duymak istediğinde “hayır”
diyebilme yetisidir. ( Erich Fromm)
En eski ve en kısa kelimeler “evet” ve “hayır” en çok düşünülmesi
gereken kelimelerdir. (Pisagor)
Başkalarına “evet” derken, kendinize “hayır” demediğinizden emin
olun. (Paulo Coelho)
“Hayır”ın olmadığı bir dünya, dikkat dağınıklığı, kaos, hüsran ve
tükenmişlikle doludur. (Dan Rockwell)

İlişki ve iletişim sorunu yaşayan pek çok bireyin, terapi seanslarında,
“ben hayır diyemiyorum, o yüzden bunları yaşıyorum” şeklinde
özeleştiride bulunduklarını çokça gözlemliyorum.
Dil gelişiminde en erken ve en güçlü ilişkisel kelime olarak kabul
edilen “hayır” kelimesi , sosyal çevre ile etkileşim halindeyken hem
ifade edilir, hem de alınır.

NEDEN HAYIR DİYEMİYORUZ?
Arkadaşlarımızı hayal kırıklığına uğratmamak için mi?
Takdir görmek için mi?
Bizi daha çok sevmeleri için mi?
Hayır deyince ardında durmakta zorlandığımız için mi?
Başkalarını mutlu etmek neden bu kadar önemli?
Hayır demenin kötü bir şey olduğunu nereden ve kimden öğrendik?
Hayır demeniz gereken durumlarda evet demek bize pişmanlık,
mutsuzluk, çaresizlik hissi mi yaratıyorsa neden “HAYIR” diyemiyoruz?

Neden kendi ihtiyaçlarımızı görmezden gelmek ve onları ertelemek
için “evet” kelimesinin ardına saklanıyoruz?
Bize hayır dedirtemeyen şey yoksa değersizlik duygusu mu?
Hayır diyemediğimiz için neden kendimize kızıyoruz?
 
DURUN! KENDİMİZİ SUÇLAMADAN ÖNCE, “EVET” YA DA “HAYIR”
DEDİĞİMİZDE BEYNİMİZDE NELER OLUYOR, ONA BİR BAKALIM.
Doğumdan itibaren beynimiz sosyal ilişkiler hakkında anılar
oluşturmaya başlar. Zamanla iletişime girdiğimiz kişilerin yüz
ifadelerine duyarlı olmak, ruh hallerini bakışlarından tahmin etmek
gibi yetenekler kazanırız. Beynimizde bu alanda özelleşmiş olan
ORBİTOFRONTAL KORTEKS (OFK), uyaranları güvenli olanlar ve tehdit
edici olanlar olarak kategorize eder ve buna bağlı olarak, biz farkına
varmadan duygu, düşünce ve davranışlarımız şekillenir. Tüm bunlar
beynimizdeki bir takım karmaşık biyolojik süreçlerle gerçekleşir.
 İnsanlarda, lateral (dış) ve medial (iç)ve alt prefrontal bölgeleri
kapsayan ORBİTOFRONTAL KORTEKS (OFK), dopaminerjik yapılarının
yanı sıra duyusal bağlantı alanlarının her birinden girdileri alan bir
bölgedir. Bu itibarla, önceki ceza ve ödül çağrışımlarının hafızasını
birleştirmek için iyi bir konumdadır ve bir uyaranın duygusal değerinin
belirlenmesinde rol oynar. Bir eylemi seçmek, kabul etmek veya
reddetmek, sınırları belirlemek ve bildirim uyaranlarını pekiştirmek
OFK’nın işlevleri arasındadır.
Sağ prefrontal korteksin genellikle negatif değerlik ve inhibisyonla, sol
prefrontal korteksin ise pozitif değerlik ve yaklaşma motivasyonu ile
ilişkili olduğu kabul edilmektedir ( Harmon-Jones, 2004 ).
Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI), ile yapılan
araştırmalarda Orbitofrontal korteks aktivitesinde kelimeye atfedilen
spesifik duygusal değere göre farklılıklar gözlenmiştir. Örneğin
“hayır” kelimesini, negatif değer olarak algılandığı ve daha yavaş tepki

dalgası ürettiği, farklı bir şekilde “evet” kelimesini olumlu olarak
algılandığı ve bu nedenle daha hızlı tepki dalgaları üretilmesine yol
açtığı gözlenmiştir. Bu da bizim neden daha kolay ve hızlı “evet”
diyebildiğimizi, “hayır” demenin daha yavaş ve zor süreç olduğunu
çok güzel açıklamaktadır. Ayrıca “hayır” kelimesinin alma boyutu da,
kişinin bu uyarana karşı uyum sağlayıcı davranış geliştirme ve öfke
kontrolünü devreye sokmasına yardımcı olur.
İşte bu süreçlerle “evet” kelimesini pozitif yani onay ve
cesaretlendirme ile, “hayır” kelimesini ise negatif yani yasaklama ve
onaylamama ile ilişkilendirmeyi öğreniriz.
Örneğin anne-babalarımız tarafından sevilmek, öğretmenlerimizin
gözünden düşmemek için “hayır” dememeyi, onlara itaat etmeyi,
onları memnun etmeyi daha çocuk yaşlardan itibaren bu yolla
öğreniriz. Çünkü onlarla bağ kurmaya, onların bakımına, sevgisine,
şefkatine ihtiyacımız var. Onlar tarafından reddedilme korkusunun
yarattığı güvensizlik hissi bizi “hayır” demekten alıkoyar.
Bilinçsizce, “evet” demenin karşılığını kaygıda geçici bir azalma,
rahatlama hissi olarak ödüllendirildiğini gördüğümüzde; bunu tam
tersi olan duyguları çağrıştıracak “hayır” demekten uzaklaşırız. Bu
durum yıllar geçtikçe pekişir ve bizim temel inançlarımızı oluşturur.
HAYIR DEMEYİ NASIL ÖĞRENEBİLİRİM?
“Hayır” demek elbette ki her şeye, her teklife, her isteğe “hayır”
demek değildir.
“Hayır” demek, kendi önceliklerimizi, ihtiyaçlarımızı, sınırlarımızı,
kaynaklarımızı gözden geçirebilme kapasitesi ile bağlantılıdır.
“Hayır” demek, aynı zamanda karşımızdakine neden “hayır”
dediğimizi kendi gerekçelerimizle anlatabilme yetisidir. Bu yetenek
zamanla kazanılabilir ve bu süreçte bazı iletişim kazalarını göze
almamız gerekecektir.

Hemen cevap vermeyip, karar vermek için zaman isteyebiliriz. “Biraz
düşünebilir miyim?” cümlesinden kimse rahatsızlık duymayacaktır.
“Hayır” dediğimizde, alacağımız olumsuz tepkiyi olduğundan daha
fazla abartma eğilimde olduğumuzu bilmeliyiz.
“Hayır” dediğimizde, suçlu hissedeceğimizi baştan kabul edelim.
“Hayır” dediğimizde, net ve dürüst olduğumuz için karşı tarafın bizi
takdir etme olasılığı oldukça yüksektir.
“Hayır” dediğimizde, karşımızdakinin vereceği tepki, bize, onunla olan
ilişkimizi gözden geçirme fırsatını da sunar. Eğer karşımızdaki “hayır”
cevabını olgunlukla karşılıyorsa, bizimle olan iletişimini sağlıklı
biçimde sürdürme isteği içinde olduğunu düşünebiliriz.
Görüldüğü gibi “hayır” demek,hem biyolojik, hem de psikolojik olarak
zor olsa da, yerinde ve makul gerekçelerle “hayır” deme cesaretini
göstermek bize, birçok alanda, birçok şey katacaktır.
KAYNAKLAR:

  1. Chowdhury, R. B. (2020). What is the power of saying NO in
    life? Psychologs. Available
    at: https://www.psychologs.com/article/what-is-the-power-of-saying-a-
    no-in-life [Accessed on April 16, 2022]
  2. Antentor O Hinton Jr., Melanie R McReynolds, Denise Martinez,
    Haysetta D Shuler & Christina M Termini (2020). The power of saying
    no. EMBO reports, 21:e50918,
    DOI: https://doi.org/10.15252/embr.202050918
  3. Alia-Klein, N., Goldstein, R. Z., Tomasi, D., Zhang, L., Fagin-Jones,
    S., Telang, F., Wang, G. J., Fowler, J. S., & Volkow, N. D. (2007).
    What is in a word? No versus Yes differentially engage the lateral
    orbitofrontal cortex. Emotion (Washington, D.C.), 7(3),
    649–659. https://doi.org/10.1037/1528-3542.7.3.649
  4. O’Doherty J, Kringelbach ML, Rolls ET, Hornak J, Andrews C.
    Abstract reward and punishment representations in the human
    orbitofrontal cortex. Nat Neurosci. 2001;4(1):95–102.
  5. Brass, M and Haggard, P. (2007). To Do or Not to Do: The Neural
    Signature of Self-Control. Journal of Neuroscience, 27 (34) 9141-
    9145; DOI: https://doi.org/10.1523/JNEUROSCI.0924-07.2007
  6. Dobbs, D. (2007). Saying no to yourself: The neural mechanisms of
    self-control. Scientific American. Available
    at: https://blogs.scientificamerican.com/news-blog/saying-no-to-
    yourself-the-neural-me/ [Accessed on April 19, 2022]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir